Merhaba Uğur Bey kendinizi tanıtır mısınız?
UB: Merhabalar, İsmim Uğur Bulut, Kahramanmaraş’ın Afşin ilçesinde 1983 yılında dünyaya geldim.
Kaç senedir öğretmenlik yapıyorsunuz?
UB: 2006 senesinden itibaren öğretmenlik yapıyorum.
KUANTUM ismi nerden geliyor? Düşünce gücü ile bir ilgisi var mı?
UB: Yüksek Lisansımı Kuantum Fiziği üzerine yaptım. Kuantum kelime anlamı olarak ”parçalı, detaylı” demektir. Eğitimde de böyle bir anlayışın başarıya katkı sağlayacağını düşündük. KUANTUM Eğitim Sistemi’nde bu anlayış ile oluşturulmuş, bireye ait yani bireyselleştirilmiş eğitim programı ile hareket eden bir eğitim yapımız mevcuttur. Biyolojik saatinden soru çözümüne, denemelere, sınıf ve çalışma ortamlarının oluşumuna kadar bir çok alanda etkilerini görmek mümkün.
Düşünce gücüne ilişkin bir ilgimiz bağımız ya da çalışmamız yok. Fakat Kuantum düşünce gücünde var olan ” yapılandırma”, ” inşa etme”, ”ne düşünürsen onu yaşarsın, ne düşünürsen o olursun” gibi fikirlere katılıyoruz. Rehberlik sistemimiz öğrencilerimizi birey olarak ele alır. Öğrencilerimizin alacakları branş derslerinin yanında bir de sağlıklı işleyen bir ruh sağlığı hizmetini uzman psikolojik danışmanlarımız vermektedir. Ve eğitim sisteminde rehberliğin önemi her geçen gün daha da artmaktadır. burada bizim vurgulamak istediğimiz her öğrencinin uygun koşullar sağlandığı zaman öğrenmeyi gerçekleştirebileceğidir. Kuantum denince akıllara ilk gelen cümlelerden biri prensip olarak benimsediğimiz ” Öğrenme sağladığında her öğrenci başarır” dır.
Misyon ve vizyonunuz ile ilgili bilgi verebilir misiniz?
UB: Elbette. Gençlerimizin geleceğini çağdaş, modern, gelişime açık bir biçimde yetiştirmeyi amaçlıyoruz. yarınlara güvenle bakan, düşünen, nitelikli bireyler kazandırmayı görev bildik. Hedefimiz daimi başarıdan yana. Bütünsel gelişimi esas alarak KUANTUM Fen Liselerini açarak sayısal bilimlerde gelişime farklı bir yön vermek en nihai hedefimiz. Kendimizce belirlediğimiz hedef yılı var fakat bundan önce Kuantum Kolejini, Kuantum Özel Öğretimi ve Kuantum Plus Özel Öğretim Kursunu nitelikli bireyler yetiştirme yolunda sağlamlılık derecemize derece katmak hedefindeyiz. İnanarak söylüyoruz ki ” Başarmak doğru yerde başlamakla mümkündür:”
Eğitim sistemi ve hedeflerinizden bahsedebilir misiniz?
UB: Kuantum eğitim sistemi bireyselleştirilmiş eğitim anlayışını merkeze alarak hareket eden bir yapıdadadır. Bu bireysellik bire bir ders anlayışı ile sınırlı değildir. Bireyselleştirilmiş eğitim modelimizde bir çok programın yanı sıra takviye dersler, paket programlar, özel dersler gibi öğrencinin ihtiyacına yönelik seçenekler bulunuyor. Her öğrenci özeldir. Seviyeleri ve öğrenme hızları birbirinden farklıdır. Önemli olan öğrencide var olan cevheri açığa çıkarmaktır. Çalışma programları yapılmadan önce öğrenci koçluğu, bireysel rehberliği, yapılarak öğrenci tanınıyor. Önce hayaller ve hedefler. Bu tanıma süreci sonrası öğrenciye hedefler çıkarılıyor. belirleyici olanda işte bu. Öğrenciye hedefin önemini göstermek, farkındalık sağlamak. Hedefleri doğrultusunda öğrencinin ihtiyaçları belirleniyor. Hedef belirlemesine yardımcı olup başarıya giden yolda ona eşlik ediyoruz. Biz istiyoruz ki sevdikleri mesleklerde çalışsınlar ve yaptıkları işi zevkle yapsınlar. Sanırım Çin Felsefesinde geçiyordu ”Bir ömür mutlu olmak istiyorsan sevdiğin işi yap” diye. Özü bu. Hedefimize daha önce de değinmiştim Fen liseleri açarak sayısal eğitime farklı bir yön vermek. Toplumsal duyarlılığa sahip, ülkesini seven ve ona hizmet etmek isteyen, işini severek yapacak, iyi doktorlar, iyi mühendisler kısaca nitelikli öğrenciler yetiştirmek. Gelecek onların ellerinde olacak.
Türkiye 28. si bir öğrenciniz var. Bu başarıyı nasıl yakaladınız?
UB: Aile ve okulun eğitimdeki önemine vurgu yapmak gerekir öncelikle. Başarının tesadüf değil bir ekip işi olduğu düşüncesindeyiz. Ülke bazında dereceye giren bir başka öğrencimiz de var. Kuantum eğitim sisteminin başarılı bir sistem olduğunu gösterir tüm bu doneler. Öğrencileri öncelikle birey olarak görüp bireysel farklılıklara göre çalışma programları hazırlanıyor. ”Derecelik öğrenci yetiştirme programı” olarak nitelendirdiğimiz program ile hayalden hedefe giden bir yol çiziyoruz. Tecrübeli öğretmen kadrosunun da çok büyük katkısı oldu, oluyor. Eğitim koçluğu ve rehberlik hizmetlerimiz öğrencilerin gelişimine destek oluyor. Ruhsal açıdan da motivasyon oldukça önemli ve eğitimin ayrılmaz bir parçası. Veli-öğretmen-öğrenci işbirliği sağlanınca sistem çok düzenli oluyor. Velilerimiz ile olan iletişimi çok önemsiyoruz. Tüm bu gereklilikleri terine getirdiğimiz zaman başarı zaten kaçınılmaz oluyor.
Öğretmen kadrosu demişken öğretmen seçiminde nelere dikkat ediyorsunuz? Belirli kriterleriniz var mı?
UB: Göz Önünde bulundurduğumuz birçok nokta var. Ses tonu, giyiniş, davranış ilk izlenimdir. Ama ilk izlenim yeterli değil bizim için. Önceliğimiz tecrübe. Hoca seçiminde dikkate aldığımız kriterler arasında onlara kendi branşlarında uyguladığımız sınavın önemi büyük. Yani biz kuruma hoca seçerken alanıyla alakalı güncel bilgi birikimine sahip mi değil mi diye, yeni tarz soru kalıplarına ve öğrenme-öğretme stillerine hakim mi diye sınav uyguluyoruz. Uyguladığımız bu sınavın ardından komisyon önünde Demo ders yaptırıyoruz hocalarımıza. Burada da hocamızın sınıf hakimiyetini, duruşunu, konuşmasını, ders anlatışını, mimiklerini gibi bir çok unsuru değerlendirip göz önünde bulunduruyoruz. Hocalarımıza son olarak psikolojik testler uyguluyoruz ki buradaki amacımız tamamen farkındalık yaratmak. Yani bizimle beraber çalışacak olan hocalarımızın ruh sağlığını da önemsiyoruz ve bu uğurda emek veriyoruz. Öğrenmeye açık olması, uyum, kendisini ve karşısındaki öğrenciyi geliştirmek isteyen, soru yazan öğretmenlerle çalışmak isteriz. Gelişimin sürekli olduğuna inanıyorum. Stajyer öğretmenler de alarak kendilerini geliştirme fırsatları sunuyoruz. Stajyer öğretmenlerimiz derse girmiyor, soru çözerek, branş öğretmenleriyle ile iletişim halinde olup hem mesleği öğreniyorlar hem tecrübe kazanıyorlar hem de gelişim katıyorlar kendilerine. Öğretemeyen öğretmen, öğrenemeyen öğrenci mantığından yana değiliz. Her öğrencinin farklı algılaması, farklı öğrenme düzeyi var. Her öğretmenin de kendisine has bir anlatım tarzı var. Önemli olan doğru bilgileri aktarabilmek. Aktarma yapamıyorsa, öğrenci geri dönütler vermiyorsa o öğretmen ile devam edemeyiz. Ama şimdiye kadar böyle bir durum yaşamadık. Tecrübeli öğretmenlerle çalışmanın avantajı bu diyelim. Stajyer öğretmenlerimizde de yaşamıyoruz bu tarz durumları. Öğrenmeye açık, soru sormaktan çekinmeyen, araştıran öğretmenler her biri. KUANTUM öğretmenleri ile özel, öğretmenleri ile güçlü.
Son olarak etüt merkezlerinin kapatılmasına ilişkin görüşleriniz nelerdir?
UB: Etüt merkezlerinin kapatılması kararının savunulduğu fikirlere katılmıyorum. Terör düşüncesi ise etüt merkezi değil farklı isimler ile çalışmalar sürdürdüler, sürdürürler, merdiven altı denilen kaçak yapılanmaların önüne geçilmesi zor olacaktır. Denetimin sağlanması noktasında soru işaretleri olacaktır. Şikayet edildiğini varsayalım. Yüzde kaçı şikayet edilip yerleri tespit edilecek ve ya o esnada bulunabilecek? Diğer görüşe geçelim. Okul eğitiminin yeterli olduğuna ilişkin söylemler mevcut. İşini hakkı ile yapan idareciler, eğitimciler var, buna saygımız sonsuz. Lakin öğrenciyi ek ders karşılığı olarak gören bir zihniyet de var. Öğrencileri değil sınava, eğitime dahi hazırlayamıyorlar. öğrencinin eğer alt yapısı sağlam değilse gelişim bi noktaya kadar gelebiliyor. Fraklı bir örnek olacak ama inşaat gibi düşünebilirsiniz. Binanın temeli ne kadar sağlam olursa üzerine eklenenleri kabul eder, dayanıklı olur, yıkılmaz. Öğrencinin temeli de bilgidir. Bilgiler baştan eksiksiz verilirse yeni bilgileri almaya daha açık olur. Etüt merkezlerinin ilk yaptığı şey bu tür öğrencilere özel ilgi göstermekti. Alt yapı oluşturup yeni bilgileri öğrenmesine, almasına yardımcı olmak. Şimdi bu olmayacak. Ekonomik seviyesi belirli bir seviyede olan aileler için fark eden pek bir şey yok. Özel okullar, özel dersler ile takviye alacaklar. Bilindiği üzere ülkemizde asgari ücretle geçinen aileler ve onlarında eğitime devam eden çocukları var. Bu öğrenciler de takviye alsalar daha aydınlık bir gelecek bizi beklemez mi? Bilimin, sanatın, sevginin olduğu bir gelecek. sadece sınavlara hazırlık olmadığını belirtmek isterim. Başarılı öğrencilere burs imkanı da tanınıyordu üstelik. Elbette her kurum aynı anlayışta olmayabiliyordu. Bu ve bunun gibi bir çok nedenden dolayı etüt merkezlerinin kapatılmasının olumsuz etkileri olacağını düşünüyorum. Kapatılması için öncelikle okullardaki eğitimde köklü bir değişim yaşanmalı, öğretmenler değiştirilmeli, sınavlar bir son olarak değil; yeni başlangıçlar olarak gösterilmeliydi. Bu şekilde kapatılmasını uygun bulamıyorum.